Page 105 - e mushaf TR pdf
P. 105
101
Cüz 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30
Nisa /152 –
ءزجلا 4-Nisa Süresi Yaprak 01A Cüz 06 Süre 04 Sayfa 101 Allah’a ve resullerine
Bu Cüz Yaprağa git 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 Hizb 01 02 03 04 iman edip o resuller
arasında hiçbir ayrım
yapmayanların
ِ
ِ
mükâfatlarını ise Allah
101 ﴾٤﴿ ءاسنلا ةروس ﴾٤﴿ ileride verecektir. Allah
ن و
َ
َ و
﴾٦﴿ gafurdur, rahîmdir (çok
affedicidir, merhamet
ف ve ihsanı boldur).
ا
[2,285]
ة
ة ن ةو ك ـ نا ح لا ۜ ـــ فن ظ ـ ةم ل ةم لا ف لا ن ــ ة ــ ةق ـ لفو م ءوسلا رفهةج ح لا لا ــ ن ف ح بح ل ي ـ ة
ح ي
ة ب ـ ح
Nisa /153 – Ehl-i
kitap senden,
Nisa /148 – Allah, kendilerine gökten bir
ağır ve inciten sözlerin kitap indirmeni
ا
ل
ى
ل ى
ى
ف ي
açıktan söylenmesini ءو س ـــ فن ةع او ففع ةت ـ فوا هو ففخ تفوا ار ـ فيةخ اودفب ـ ت نا﴾١٤٨﴿امييل ـ ةع اعي ـ ي مۛس istiyorlar. Bu
hiç sevmez, ancak cahilliklerini çok
söyleyen zulme görme.
uğramışsa o başka. ف
Allah her şeyi hakkıyla ذ ة ة ة Nitekim daha önce
ى
ة
ح
ة ن
işitir ve görür. ح لا ب نور ف ك ــ ةي ةنيذ ــ ي لا نا ى ــ ةق او ــ ف ـ ةع نا ن ا ة ح لا ك ــ ح ن ــــــــ ةف Mûsâ’dan bundan da
ح ح ي ﴾١٤٩﴿اري ي د
fazlasını istemişlerdi
Nisa /149 – ve: “Allah’ı bize
Bununla beraber eğer açıktan göster!”
bir iyiliği açıktan yapar demişlerdi.
ف ل ة
ن
veya gizlerseniz veya ـ نو ة ل و ق ـــ يه ل ةو ةي ـــ س ر ةو ح لا ــ في ـ ةن ةب او ح ــ ةف ـ ق ر ـ ي نا نو دير ي ةو ـــ يه ل س رةو
ي
bir kusuru bağışlarsanız Bunun üzerine de,
bunu yapın, çünkü zulümleri sebebiyle
Allah da afüvdür, onları yıldırım
kadirdir (affı çoktur, ذ çarpmıştı.
ة ف ل
ة
ح
ة
herşeye kadir olduğu ةنفيب اوذخت ةي ـ نا نو دير ــ ي ةو ضفع ــ ةب ـ ب ر ف ك ـ ةن ةو ضفعةب ب ـــ ـ ن مفؤ ن
halde yine de affeder). ي ۙ Daha sonra
Kusuru bağışlama: ف kendilerine açık
mûcizeler ve deliller
İnsanın, kusur ى ا gelmesini müteakip bu
ف
ة
ة
ل ۛح
ة ن
ـ ى
ل
ۙ
işleyenden, kötülük ةنير فا ـ ك ـ ل ل اةنفدةتفعاةو اقةح نور ـ ف ه ـ م لا ـ فاةك ك ئللوا﴾١٥٠﴿ ييب ـ ۛس ك لنذ ـ sefer tuttular buzağıyı
ي
yapandan hakkını tanrı edindiler.
almasına, bir önceki
âyet cevaz verse de
kusur bağışlamak daha ة Derken onlar
ى ة
ن
ى
ن
iyidir. Kusur bağışlama ح ي م ة لةو ــ ف ــ ةف ـ قر ــ او ــ ل ـ يه س ر لا ب ـــ ن ـــ او ح ةو ةما ةنيذ ح لا ةو ـ ي ﴾١٥١﴿ انيه ـ م اباذ ةع ــ tövbe edince, bunu da
işi, açıktan ve gizli ي bağışladık. Ve Mûsâ’ya
yapılan iyiliğe dahil da onlar üzerinde âşikâr
olmakla birlikte, açıkça bir nüfuz ve kudret
zikredilmesi, ف ا verdik. [7,143]{KM,
ة ن
açıklanmaya lâyık ح لا ة ن ــــ فم ةو ك ـ نا ه ةرو جا ــ ييت فؤ ـ فمه ي ففو ۛس ـ ۛ ــ ك ئللوا ةحا ــ م د ل ةب ـ في ـ ةن Çıkış 33,18}
olacak önem ۜ ــ فن ـ ه ـ فم
arzetmesinden ileri Medine
gelir, hatta iyiliği açık Yahudilerinin olur
ve gizli işleme de buna olmaz, akıl almaz
zemin hazırlamak için ة ة ف ل ف ل ة ى ى isteklerine değer
ح
zikredilmiştir. Keza ـ فيل ـ ه ــ فم ةع ل ز ت ــ ةن ــ نا باةت كلا ل ـ فها كل ـــ ةي ـ ةـ ف س ﴾١٥٢﴿۟امي ي حةر ار و ف ةغ ـ vermemeleri konusunda
şartın cevabı olarak “fe Hz. Peygamber (a.s.) ve
innellahe kâne afuvven müminler uyarılıyorlar.
kadîra” gelmesi de, ذ İnanmak istemeyene ne
makbul olan affın, ا ة ا ة kadar mûcize gösterilse
ى
ةمس
ة
güçlü iken yapılan af ةف ـ ةق ـ لا ـ او ك لنذ فن م رةب ل ا ك ى ن سو م او ۛس د ا ة لا ـــ ح ـ ا ء ةف ـــ ةق ـ ف ـ ا ل ـ م ــ ةن ابا ك ـ ةت ـ inanmaz. Demek
olduğunu gösterir.
onların inanmaya
niyetleri yok. Nitekim
Nisa /150- Nisa / Hz. Mûsâ (a.s.)’ın
151 – O kimseler ki ne ة ة ف ة ة ة ن ل çağdaşı Yahudiler o
ة
Allah’ı tanırlar ne اوذ ــ ةخ ـ حتا حم ث م ۛ ـ ةق ـ ب ة ــ لظ ـ م ـ ه ـ ف ــ ع اص هفت ـ م لا ـ ح ذةخا ةف ـ ىةرفه ة ح لا ةج ــ اةن ر ا mûcizelerle beraber
resullerini, ve o yaşamalarına rağmen
kimseler ki Allah’ı tutup buzağıya
tanıdığını iddia edip bağlanmışlardı.
resullerini tanımayarak,
ة
ف
ا
ة ــ فن
ة فت ــ ه ــ م
Allah ile resullerini ة لنذ ـ ۛ ك ةع انفو ةف ـ ةع ـ ةف ـ تاةن ف لا ـ ةب ـــ ح ي ـــ ءاةج اةم دفعةب فن م لفج علا Nisa /154 –
birbirinden ayırmak Verdikleri sözde
isterler durmalarını pekiştirmek
için, dağı üzerlerine
Ve o kimseler ki ح kaldırdık da: “Girin
ى
ن
“resullerin bazısına ةروط ـ لا م ه ـ ةق فو ـ ةف اةن ـ فع ـ ةف ةر ةو ﴾١٥٣﴿ يـنـا ـ م ا ـ يب ـ ن اط ف ة ى ـ ل ـ س ىس و ـ ن م اةن ـ في ــ ةت ا ةو secdelere kapanarak o
iman ederiz, bazısını kapıya!” dedik onlara.
reddederiz” derler, ve
böylece iman ile küfür Bir de onlara:
arasında bir yol tutmak ة ف ف ة ف “Cumartesi günü av
isterler, ــ فم ه ــ ل ــ ل اةن ق ةو اد ة ى ـــ حج ـ س ۛ ب اةب ــ لا اول ـــ خ فدا م قةو ــ ل ــ ل اةن ـ ه ــ ـ فمه ق اةثيم ب ـ ي yaparak, ilahî yasağı
aşmayın” deyip bu
İşte bunlar gerçek hususta kendilerinden
kâfirlerin ta ağır teminat almıştık.
kendileridir. Biz de ى ى ف ل ة ة [2,58; 7,171; 2,63]
kâfirler için zelil ve ﴾١٥٤﴿ اظـييلـةغ اق اةثيـ ي م فمـ هـفنـ م اةن ذـــةخ اةو تـفبـ ح سلا يـ ف او دفعـــةت ل
perişan eden bir ceza
hazırladık. [2,8]
Önceki Sayfa Önceki Cüz Yaprak Sayfa Sonraki Cüz Yaprak Sayfa Sonraki Sayfa
Sayfa Başı index Alfabetik
101

